AKP Küme Başkanvekili Bülent Turan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan‘ın Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaoğlu ile ilgili miting meydanlarında izlettiği ve montaj olduğunu kabul ettiği görüntü hakkında konuştu. Turan, “Siyasi polemik olur, tartışma olur lakin bağırarak hakarete varan tabirlerle yanıt vermenin siyaset ahlakına uygun olmadığı kanaatindeyim. O kasetler güya montajmış. Şayet montajsa dün de montajdı. Neden 14 Mayıs’tan evvel montaj demediniz? Neden 14 Mayıs’tan evvel kızmadınız montaj denmesine? Problem şu, 14 Mayıs’ta o görüntülerin kendilerinin işine geleceğini düşünüyorlardı.” dedi.
AKP’li Turan, “Hani Kılıçdaroğlu yüzde 60 oy alacaktı. Hani 7 cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı. Hani bir başbakan olacaktı, hani tüm üst seviye bürokratları vazifeden alacaklardı. Hani tüm AK Parti’liler yargılanacaktı. Hani Demirtaş hür kalacaktı. Hani KHK’lılar tümüyle iade olacaktı, hani lokal özerklik kaidesi yerine getirilecekti. Hani parlamenter sisteme geçilecekti. Millet probleme el koydu. Onların vaadi, milletin mahzuru olan tüm bahisleri millet elini karşıtıyla itti.” tabirlerini kullandı.
Çanakkale’de konuşan Turan konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
Yüzde 90’a yakın bir iştirakin olması çok örnek bir yaklaşım. Ben öncelikle tüm milletimize teşekkür etmek istiyorum. Kim hangi partiye oy vermişse vermiş, sandığa gelmesi, oy vermesi demokratik sistem içerisinde olması çok değerli bir yaklaşım. Olağan 14 Mayıs’ın tartışmasız, birinci partisi AK Parti. 14 Mayıs’ın tartışmasız başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan. 14 Mayıs’ı geride bıraktık. Bundan sonra Türkiye’nin pek de alışık olmadığı bir süreçle birlikte ikinci cins diye isimlendirilen Cumhurbaşkanlığı oylamasına geçeceğiz.
“Dün zafer işareti yapanlar, bugün bozkurt işareti yapmaya başladılar”
Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir parti olmadığı, bir rüzgar gülü olduğu ortaya çıkmış oldu. Dün HDP’yle kayyum tartışması yapanlar, bugün Zafer Partisi’yle kayyuma farklı bakmaya başladılar. Dün zafer işareti yapanlar, bugün bozkurt işareti yapmaya başladılar. 14 Mayıs’taki beklenen maksatta oyun olmaması, milliyetçi diye söz eden oyların daha fazla olması Kılıçdaroğlu’nu bir an düşünmeden tam aksiye döndürüp yeni bir siyaset, yeni bir telaffuz üzerine sevk etti. İnsan bir kıymetlendirme yapar, toplantı yapar. Taraflarıyla görüşür. Bir telaffuz geliştirir. Oy alma gerekçesiyle tüm pahalarını ayaklar altına alıp yeni bir telaffuzda bulunmanın bu millete büyük bir haksız olduğu kanaatindeyim.
“Milletimiz de görmüş oldu”
Sen cumhurbaşkanı yardımcısısın. Sen içişleri bakanısın biçimi bir ulufe dağıtmanın ismi haline geldi 6’lı masa. 7 cumhurbaşkanı yardımcısı aşikardı. Bugün de yeni ittifak ortaklarıyla bir arada İçişleri Bakanı belirlemiş oldular. Biliyorsunuz bu genişlemenin hiçbir unsuru yok. Oldu olacak Yenilik Partisi Genel Lideri Öztürk Yılmaz’a da Dışişleri Bakanlığı versinler de uygunca genişlemiş olsunlar fakat bilmedikleri bir şey var. Bu siyasetçiler bu türlü yaptığı surece, millet bunların gerçek yüzünü gördüğü surece oy vermeyecek, dayanak vermeyecek. Hesap uzmanı sınıfta kaldı. Nasıl ki yüzde 3 etmeyen 5 partiye toplam 40 vekil vermişti, artık de yüzde 2 olmayan yeni ortağıyla, yeni misyonlar vererek öteki ortaklarını masadan kaldırma sürecini başlattı. Zira Zafer Partisi, CHP iştirakine olağan kurallarda ittifak hukuku gereği bütün partilerin imza atması gerekirken yalnızca Kemal Beyefendi ve Zafer Partisi Lideri imza attı. Öteki masa ortakları nerede? Davutoğlu’su, Karamollaoğlu’su, Babacan’ı, Meral Akşener’i nerede? Bu türlü ittifaklık mı olur? Lakin göreceksiniz, yüzde 2’lik bir partinin liderine, İçişleri Bakanlığı üzere temel değerlerinizden uzaklaşmak üzere vaatlerde bulunursanız masanın öteki ortakları kesinlikle arbede edecektir. Bu ittifaktan prensipsizlik çıktı. Bu ittifaktan beraberlik, demokrasi değil; bir ganimet paylaşımı, makam paylaşımı çıktı. Milletimiz de görmüş oldu.
“O kasetler güya montajmış”
Siyasi polemik olur, tartışma olur ancak bağırarak hakarete varan tabirlerle karşılık vermenin siyaset ahlakına uygun olmadığı kanaatindeyim. O kasetler güya montajmış. Şayet montajsa dün de montajdı. Neden 14 Mayıs’tan evvel montaj demediniz? Neden 14 Mayıs’tan evvel kızmadınız montaj denmesine? Sıkıntı şu, 14 Mayıs’ta o görüntülerin kendilerinin işine geleceğini düşünüyorlardı. HDP seçmenine, ‘bakın PKK’nın kelamda kurmayları, kelamda önderleri bize dayanak olurlar’ diyeceklerdi fakat 14 Mayıs akşamı tabloyu görünce bunların aklına ‘vay bu montajmış, vay bunlar yanlışmış’ deme gereksinimi geldi. Şayet bu kasetlerinin montaj savına kızacaksanız, neden o vakit 14 Mayıs’tan evvel ‘ey Erdoğan, bu kasetler montaj niçin bunu yayıyorsunuz?’ demediniz. Bugün söylemeleri tam anlattığım o siyasi dönekliğin bir karşılığıdır. Ayrıyeten HDP oylarının kâfi olmadığını, milliyetçi oyların gereksinim olduğunu görünce bunların aklına kaset sorunu geldi.” (AA)
Yorumlar kapalı.