Daha evvel Birleşmiş Milletler, NASA ve Beyaz Saray‘da vazife alan ve dünyanın önde gelen iklim bilimcilerinden biri olarak bilinen Robert Watson, global ısınmanın giderek fazlalaşan tesirleri, çok hava olayları ve ülkelerin iklim taahhütlerine ait AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Bilim insanlarının fazlalaşan emisyonlara karşı uzun müddettir ikazlarda bulunduğunu ve kömür, petrol ve gaz kullanımı devam ettikçe karbon emisyonlarının dünyanın ısınmasını artıracağını lisana getiren Watson, bu ısınmanın insanlık ve tabiat için çok olumsuz sonuçlara yol açtığına işaret etti.
Watson, küresel sıcaklık artışının şu an 1.2 dereceye yaklaştığını ve çok hava olayları başta olmak üzere birçok olumsuz tesirinin görüldüğünü lisana getirdi.
Şu anda Avrupa, Kuzey Amerika ve dünyanın birçok bölgesinde sıcak hava dalgası, sel ve kuraklığın yaşandığını kaydeden Watson, buna karşın Paris Mutabakatı’nda belirlendiği üzere global ısınmayı 1.5 dereceyle sonlandırmak için mevcut taahhütlerin çok yetersiz olduğunu tabir etti.
Küresel ısınma, insan sıhhatinden suyun kalitesine her alanı tehdit ediyor
Watson, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Küresel sıcaklık artışını 1.5 dereceyle sonlandırmak teknik yahut teorik olarak mümkün üzere görülebilir lakin bunun mümkün olmayacağını düşünüyorum. Sıcaklık artışını 2 dereceyle sınırlandırabileceğimiz konusunda bile optimist değilim. Mevcut taahhütler bizi 2,5 derecelik global sıcaklık artışına götürüyor. Hedeflenen düzeyin hayli üstünde. Bu türlü devam ettikçe dünyanın sıcaklığı daha fazla çok sıcak hava dalgasına, kuraklığa ve orman yangınlarına yol açacak halde artacak.
Gıda üretimi tehdit altında olacak ve fiyatların daha fazla arttığını göreceğiz. Suyun ölçüsü ve kalitesiyle ilgili tehditler ortaya çıkacak. Kıyı kısımlarında yaşayan beşerler, deniz düzeyindeki yükselişten ötürü yerlerinden olacak. Tüm bunlar en nihayetinde insan sıhhati için de tehditler oluşturacak.
İklim değiştikçe beşerler ve tabiat için olumsuz tesirlerinin artacağı konusunda hiç kuşku yok. Lakin, şahsen, hükümetlerin Paris Anlaşması’ndaki maksatlara yaklaşacak biçimde bile emisyon azaltımı taahhüt etmeye istekli olduklarını düşünmüyorum. Sıcaklık artışını 1.5 dereceyle sonlandırmak için 2030’a kadar emisyonların yüzde 50 azalması, 2050’ye kadar net sıfıra inmesi lazım. Lakin ben bunu başaracak siyasi bir irade görmüyorum. Hükümetler, gerekeni yapmıyor.”
‘Hükümetler, iklim değişikliğiyle gayretin ekonomiler için en uygunu olduğunun farkında değil’
Birçok hükümetin global ısınmayı sınırlamanın ekonomiler için en düzgünü olduğunun farkında olmadığını anlatan Watson, “Birçok hükümet iklim değişikliğiyle gayretin maliyeti yüksek olacak diyor lakin gayret etmemenin maliyeti çok daha yüksek” yorumunu yaptı.
Watson, birçok özel dal şirketinin de ‘statükoyu devam ettirerek‘ işlerinden büyük karlar sağladığına dikkati çekti.
Toplumların pak ve ucuz güç ve besine erişimi talep ettiğini, hükümetlerin özel dal şirketleri ve toplumlarla çalışarak muhtaçlık duyulan değişiklikleri yapması gerektiğini aktaran Watson, “İklim değişikliğinin tesirleri tüm insanlık ve toplumlar için olumsuz olacak. Bu Çin’i etkiliyorsa, Hindistan’ı, Avrupa’yı, ABD’yi, Afrika’yı, Latin Amerika’yı da etkileyecek.
Bu nedenle, hükümetler sıcaklık artışını sonlandırmanın hem kendileri hem de vatandaşlarının çıkarlarına olduğunu fark etmeli. Hükümetler, iklim değişikliğinin yalnızca etraf değil bir iktisat ve kalkınma problemi olduğunu anlamalı” ihtarında bulundu.
Ülkelerin iklim değişikliğiyle çaba yaklaşımlarında ayrımlar olduğunu söyleyen Watson, ABD’den Çin’e tüm ülkelerin bu ortak soruna karşı birlikte çalışması gerektiğini tabir etti.
Watson, sıcaklık artışını sınırlamaya çalışırken bir yandan da iklim değişikliğinin mevcut tesirlerine karşı adaptasyon siyasetlerinin geliştirilmesinin değerine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Şu an 1.2 derecelik sıcaklık artışında bu tesirleri yaşıyoruz. Sıcaklık artışını 1.5 dereceyle sınırlandırabilirsek bile, tüm bu sıcak hava dalgaları, kuraklık, sel, deniz düzeyindeki yükselme, tarım ve suya yönelik tehditler olacak. O nedenle, hem olabildiğince sıcaklık artışını sonlandırmalıyız hem de değişen ve daha sıcak bir dünyaya adapte olmalıyız. Bunun için her ülkenin kendi kırılganlıklarına nazaran adaptasyon siyaseti ve uygulamaları olması gerekiyor.”
Yorumlar kapalı.