CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Lider Yardımcısı Muharrem Erkek “İçişleri Bakanlığı, paralel bir seçim takip sistemi kurdu” tezinin akabinde bu sistemin manzaralarını paylaştı. Seçime günler kala, gündeme damgasını vuran açıklamaya ait İstanbul Barosu’ndan da cevap gecikmedi. Cumhuriyet TV’ye konuşan İstanbul Barosu Başkanlığı CMK Merkezi Sorumlusu Mustafa Özalp, iddiayı türel açıdan kıymetlendirdi.
“YSK’YA PARALEL BİR SİSTEM KURULMASI KANUNA AYKIRI”
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) yönelttiği ‘hukuksuz buyruğu uygulamayın’ uyarısı ile kelamlarına başlayan Özalp “Öncelikle yapılan değerlendirmeler iki CHP’li üst seviye yetkili tarafından oldukça gerçek bir tespit. Bu türlü bir sav şayet doğruysa, İçişleri Bakanlığı’nın YSK’ya paralel korsan bir seçim takip sistemi kurması zati 298 sayılı seçim kanununa da 7062 sayılı Yüksek Seçim Şurası kanununa da aykırıdır. Bu türlü bir şeye neden gereksinim duyarlar, bu türlü bir şey nereden doğar, ne münasebetle yapılmış, gerçekten çok dikkat alımlı ve manidar” tabirlerini kullandı.
“EMRİ VEREN DE UYGULAYAN DA CEZAİ MANADA SORUMLUDUR”
Özalp, YSK’nin kuruluş maksadını hatırlarak “YSK’ya paralel bir seçim takip sistemi sav edildiği üzere kuruluyorsa bu yetki gaspı oluyor. Aslında seçim güvenliği, seçimin hazırlığı ve seçime yapılacak itirazların değerlendirilmesiyle görevlendirilmiş kanun tarafından bir teşkilat var, ismi Yüksek Seçim Konseyi. Kanunlar vazifenin kime ilişkin olduğunu belirlemiş, o vazifeli kurumdan bunu adeta alır, gasp eder, üstüne görev olmayan bir şeye bir korsan, paralel yapıyla sahip olmaya çalışırsan cürüm işlemiş olursun. Buna yönelik de emrindekilere buyruk veriyorsan, buna biz ceza kanunu alanında ‘konusuz kabahat teşkil eden emirdir’ diyoruz, bu buyruk hiçbir surette yerine getirilemez. Ola ki aksi takdirde buyruk yerine getirilirse, getirilmek zorunda kalınsa dahi buyruğu veren de buyruğu uygulayan da daima disiplinel hem cezai manada sorumlu olurlar ” ihtarında bulundu.
“HER BİR VATANDAŞIN CÜRÜM DUYURUSUNDA BULUNMA YETKİSİ VAR”
İddia edilen yapılanma karşısında ne yapılması gerektiğini anlatan Özalp, “Buna hata duyurusunda bulunulur. Ayrıyeten bu TCK 257’ye nazaran de zati vazifenin berbata kullanılmasıdır. Sandıklarda esasen müşahitler, parti temsilcileri var. Onların öncelikle çok dikkatli olması, bu paralel yapılanma hakkında parti ya da STK’lar, hatta her bir vatandaşın bile hata duyurusunda bulunma yetkisi var. Sandıklarda tutulacak ıslak imzalı sandık sonuç tutanaklarının çok önemli takip edilip korunması gerekmektedir” dedi.
“SEÇİM SONUÇLARINI MANİPÜLE ETME NİYETİ VAR”
Bu seçimin kritik noktada olduğunu belirten Özalp, kelamlarını şöyle noktaladı:
“Türkiye’nin geleceğini, hepimizin hayatını etkileyecek bir seçimde, seçime dair yapılan bu iddianın kesinlikle bu 10 gün içerisinde araştırılması gerekmektedir. Klasik bir ceza hukuku mantığıyla ‘önce bir cürüm işlensin sonra biz gereğini yaparız’ denemez. Hayır bu kadar kolay algılanamaz, öyleyse adeta çanak tutmak manasına gelir, fırsat vermek manasına gelir, atı alan zati Üsküdar’ı geçmiş olur. Çok manidar ve huzursuz edici. Zira güya daha açıklanmadan seçim sonuçlarını manipüle etme üzere bir niyet var, resmi sonuçları açıklama yetkisi YSK’dadır. Bu türlü bir paralel takip sistemi kurarsanız, datalar size de geçeceği için öncesinden farklı niyetlerle açıklamalar yapabilir, algı operasyonlarıyla karşılaşabilirsiniz.”
Yorumlar kapalı.