Türkiye Tabiatını Muhafaza Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici, İzmir Körfezi’nde kirlilik nedeniyle müsilaj (deniz salyası) oluşumu belirlediklerini tabir ederek, “Eğer gerekli tedbirler alınmazsa yaza gerçek bu müsilaj olayı şiddetle artacaktır” dedi.
Körfezde kirlilik nedeniyle fazlalaşan azot ve fosfatın, olağanda oksijen ürettiği için yararlı deniz marulunun çok artmasına sebebiyet verdiğine işaret eden Kesici, tıpkı kirliliğin tekrar yararlı kırmızı su yosunlarının gereğince büyüyemeyip kopmasına ve deniz üzerini kaplamasına neden olduğunu, son günlerde İzmir Körfezi’nde kırmızı su yosunlarının geniş alanları kapladığını lisana getirdi.
“Oksijen düzeyi 2 düzeyinde”
Bu tıp organizmaların sudaki oksijeni azaltarak canlılığı olumsuz etkilediğini, suyun üzerini kaplayarak ışığın su altına ulaşmasını engellediğini kaydeden Kesici, “Kırmızı su yosunlarının büsbütün her tarafı kapladığını, bununla birlikte başka su yosunlarıyla ve öbür kirlilikle birlikte pelteleşme olayı yahut da salyalaşma olayı oluşturduğunu kıyı boyunca belirledik. Yapmış olduğumuz araştırmalarda salyalaşmanın başladığını ve denizin taban çamuru dediğimiz kısımlarında peltemsi yapıların giderek arttığını ki bu çok büyük tehlike, orada bir meyyit toprağı üzere yayıldığını görmekteyiz. Körfezin başlangıç kısmının olduğu yerde oksijen düzeylerinin 2 seviyesinde olduğunu, belli noktalarda 1’e düştüğünü, çözünürlük olayının yani üstten baktığımız vakit görünürlük oranının neredeyse sıfır olduğunu gördük. Oksijen ölçüsünün en az beş olması gerekir ki o vakit ömür olabilecektir” diye konuştu.
Şiddetli koku yaratabilir!
Kesici, deniz marulu, kırmızı su yosunu ve sudaki başka organizmaların salyalaşmasının, kentte bilhassa temmuz ağustos aylarında tekrar şiddetli bir koku oluşturacağını belirtti.
“Denizin kirliliği artık büsbütün içini bırakın, yüzüne vurmuş bir durumda”
Önlem alınması için, İzmir Körfezi’nde daha çok su altında olan müsilajın su üzerine daha çok çıkmasının beklenmemesi gerektiğini lisana getiren Kesici, şöyle devam etti:
Çözüm önerileri
Kesici, tahlil tekliflerine ait “Körfezi daima temizlemek durumundayız. Körfeze ulaşan suların mutlak suretle arıtılmış su olması gerekir. Makul bir devir mümkünse buraya atık su verilmemesi gerekiyor. Yüzeysel sular derelerle, çaylarla, kanallarla gelecektir fakat oralarda bir arıtma sistemlerini kurmamız gerekiyor. Derelerin kanalının katiyetle beton olmaması gerekiyor. Taban çamurunun mutlak müddette temizlenmesi gerekiyor. Süzgeç vazifesi gören kıyıları doğal akışında bırakacağız, kıyıların işgal edilmemesi gerekiyor” sözlerini kullandı.
“İstanbul’dakiyle tıpkı değil”
İzmir Körfezi’nin hem Karşıyaka hem de Narlıdere, Sasalı üzere farklı noktalarını incelediklerini kaydeden Kesici, “Körfezde müsilaj oluşumunu biz geçen yıllarda da gördük, bu yıl giderek arttığını gördük. Mesela on beş gün evvel yeniden bir müsilaj oluşumunu belirledik. Şayet gerekli tedbirler alınmazsa yaza yanlışsız bu müsilaj olayı şiddetle artacaktır, yüzeye vuracaktır.” dedi.
İstanbul’daki müsilaj imgesi ile İzmir’dekinin farklı olduğunu belirten Kesici, Marmara Denizi ile körfezdeki alg çeşidinin farklı olduğunu söyledi.
İzmir Körfezi’nde çok fazlalaşan alg cinsinin turuncu renkli “noctiluca” olduğunu lisana getiren Kesici, “İstanbul’dakiyle buradaki müsilaj tıpkı değil. Oranın çeşitliliği farklı, buranınki de farklı olduğu için farklı hallerde yansımaktadır” dedi.
Kesici, yüzeydeki müsilajın bilhassa denizin sakin olduğu saatlerde ve yerlerde görülebildiğini kelamlarına ekledi.
Yorumlar kapalı.